Cuma, Kasım 21, 2008

bol oksijen başına vurmuş*



Blög ben geldim *
rakımlar geçtim de geldim !
kah dağlarda süründüm
kah günlerce yıkanmadım kafam konak tuttu!
ara sıra kıçım dondu
ara sıra güneş gözümü aldı
ara sıra kar gördüm
ara sıra yağmur
sonra aniden bastıran güneş gördüm!
herşeye dokunmak istedim ,
çay tohumlarını kokladım ,
en sarı tereyağını sürdüm kocaman koletiye !

her köyün ayrı mimarisi var ,
bi çoğunun karşısında uzunca süreler dikildim!
bakmaya çalıştım*
görmeye çalıştım*
önümde ki insanlar ilerledi
ben geride kaldım !
''heyyyyyy bekleyin beni diye'' arkalarından bağırdım!
ben onların yanına koştum ama aklım ardımda bıraktığım evlerde kaldı !

çaylıkların arasında çay demledim*
çayın suyunu;dağların arasından coşup gelen bir su pınarından aldım!
yeşillere büründüm
yeşil sevdim!
yağmurun etrafa yaydığı kokuyu içimize çektik
oksijen fazla geldi
bazen öksürdük !
hayat güzel çayımızı içelim diyip uzaklara daldım !

terkedilmiş evlerin içine girdim *
merak ettim
düşündüm !
bi ton karar aldım
çoğunu uyguladım !
insanoğlu bencil biliyorsun
galiba ben de !

ara sıra şehire indim *
minibüsler tam cümbüş *
eğlendim
güldüm !
Caminin altında ki kadınlar pazarına gittim
birbirinden taze ve güzel elmalar göz kırptı !
aldım !
yıkamadan yedim !
sarı yedim
kırmızı yedim !

ilginç icatlar gördüm *
da vinci şifresi misali çözmeye çalıştım !
bütün köylerde eski buzdolapları yan yatırılmış ve kocaman bir saksı haline gelmiş!
içine lahana ve maydanoz ekiyorlar !
bu kadar toprak bolluğunun olduğu yerde her bahçede minimum 2 buzdolabı leşi olması en ilginç ayrıntı geldi bana !
eski bir buzdolabı alsam mı ne diye içimden geçirdim !
elbet vardır bir bildikleri Blög !

çok tehlikeli yollardan dağ köylerine gittim !
kalbim hop hop zıpladı
yolların korkutuculuğunu ,manzaranın büyüleyiciliği sayesinden unuttum !
hava çok erken karardı
erken uykum geldi
herkes gibi !
akşam 7'de yatıp
sabah 5'de kalktım !

 

Laos aşkı peşimi bırakmadı
Rize korkotasına karşı
Artvin horhotası var
ikisi de birbirinden güzel !
Haşlamayı korkotasız yiyemiyorum !
çok yakışıyor
çok !

kuzine üzerinde; Kabak Sütlüsünün kabakları pişerken ben sobaya kıçımı dönüp uyudum !
uzun ve yokuş dolu yolun ham bedenimi felce uğratması sonucu dilim dışarda geldim hep finişlere !
tabana kuvvet lafını sık sık tekrarladım kendime !
sonrasi hep aynı
soba arkası malaklama seansları !

bahardan fışkırmışcasına açan sarı güzellikler birden yüzümüzü güldürmeye yetiyor !
oksijen bombardımanından pembeleşen yanaklarımızla ahenk oluştursun diye kulak arkasına katıyoruz hemen bi çiçek
bunu takıp dolanan kızlara and kadınlara çalımlı diyorlar !
sırtımdan indirmedim !
1 saatlik mesafelerde iklimin değiştiği bu cennet yerde bazen atkı yaptım
bazen şal
bazen kafa donmasını önlemasyon destek ünitesi !
tekrar gideceğimi bildiğim için saklıyorum !
yeniden takmak için
çalımlı çalımlı gezmek için !


seni düşünmedim sanma !
bazen çömeldim tahta bir evin önünde
düşünürken elimle bişeyler çizdim yere !
kalkmak istemedim orda
keşke unutsalar beni burda diye kendi kendime konuştum !
Hamsi kokusu sardı bi anda her yeri
o zaman kalktım yerimden
hayallerimden
seni unuttum sanma !


bissürü istedim bunlardan
evde ki tüm sandalyeleri atmak istedim
şirinler gibi bu minik güzelliklerde oturmak istedim !
tahta kaşıklar satan yaşlı amcanın güzel gözleri hala hafızamda
işte O.ndan tahta kaşıklar aldım
gazeteye sardı kaşıkları
çantama koydum !

Ben çok gezdim Blög
anlatacak çok şey var
fotoğraflar var kendime sakladığım !
güzel anılarım var !
karlı
sağanak yağmurlu
ve ışıl ışıl güneşli 10 günüm var !
herneyse !
Flickr'da denk geldiğim;
Emin Kanbur'un muhteşem fotoğrafları var !!