Cumartesi, Haziran 02, 2012

yegamaysta

Öksürük şurubuna benzeyen şişesinde masumane duruşunun yanında ölüyü dirilten orgazmik yapısı kaç faninin aklını başından almıştır?Underberg ve gammel dansk en büyük rakipleri olabilir mi?5 shottan sonra  bir firavunun bile ''zıbamm bamm' diyerekten mezarından kalkabilir mi? How i met your mother dizisinde mutemadiyen arka planda gözüken şifahane şişesi fetiş listesine girer mi?Wolfenbüttel'de yaşayanlar en güzel meret-land de ayık gezebiliyorlar mıdır?Türkiye'de 'dönemin favori içkisi' sıfatından kurtulup klasikler arasına girecek midir?Alamanya'da herhangi bir markette 10.99 avrogül'e satılan bu bebe bizde niye fahişlerle fink atmaktadır?'Son düzlükten atağa kalmak'teriminin üstüne konan colgate plus tadına cuk oturan yareninizi nasıl bilirdiniz?
İnsanlık namına şimdilik suallerim bu kadar.

Mayıs sonu Haziran startingen




Karı milletinin dertleri yüzyıllardır aynı.Nisan ve Mayıs ayları full effort Heidi Klum olma çabalamasyonu.Yıllar yıllar önce bile bu iki ayın kabusa dönüştüğünü 40'lı ve 50'li yılların dergi reklamlarından ve yazı dizilerinden anlamak mümkün.Mart ayı sayılarına bakıyorum; karıları zayıflatmaya dayalı sektör henüz reklam bombardımanına başlamamış,Haziran'a bakıyorum yine zayıflama konulu bir konu ve ya reklam yok.Yani ne varsa Nisan ve Mayıs ayında var .Ama garip olan bu zayıflama hapı reklamlarının mazisinin çok derin olması ,Afrikan Manko'ya öyle çabuk gelinmemiş yani.
Üffff şimdi 50'li yılları bırakalım da 2012'ye gelelim.Miss Turkey yarışmasında ki bacakları gördünüz mü?Hani gördüyseniz bu yaz bikini giymek isteyebilirsiniz de ondan sordum.Bu sene kızlar çok güzeldi yeminle.Analar iyi çalışmış,boylar uzamış,oldukça fazla 1.80 ve üzeri kız vardı.Şu 1.70 standırdından kurtulmak iyi oldu çünkü podyum uzun bacak kaldırıyor.Yavaş yavaş dünya standartlarını yakalıyoruz podyum hususunda.Herneyse;bu yarışma kötü bir ay sonuna tekabül etti.Mayıs sonu Haziran startingen;yani artık bikini kıça dayandı ayı,neyse o ayı.,malzeme bu ayı,kabinde bikini denerken o kabin aynasının sana 'paçalı tavuk muamelesi çekme' ayı.
Gazamız mübarek olsun dişilerrrrr,ne var ne yok savulun plajlara.

Cuma, Haziran 01, 2012

senli benli with me*


Bana ne zaman neyin iyi geleceğini bilmiyorum.Ruhuma ne temas eder önceden kestiremiyorum.Bazen kendim hakkında daha çok şey bilmek istiyorum,önceden tahminler yürütmek  istiyorum;''benim bildiğim Değer buna bayılır'' falan demek istiyorum.Yok anasını satıyım... kendime Shaquille O'Neal feyklerinden kallavi feykler atıp, ters turnikeyi gömüyorum.Ama halen tanımaya çalışıyorum bendenizi;bazen hoşnut bazen nahoşnut .

Perşembe, Mayıs 31, 2012

Çarşamba, Mayıs 30, 2012

kakara kikiri de cabası*

Gençler takılıyor.
Laga lugaya mütakip hakara makara yapıyolar.Yapıyonuz mu?

o ışık*


Hu hu .ışık mı yansımış?
Yoksa kamaştırmış mı*

Salı, Mayıs 29, 2012

nasıl düşünebilir?

      
Bu olağanüstü unutma yeteneğini anlamış olan biri,canavarlığa yaklaşır.Uçuruma düşmemizi engelleyen,anılarımızdır,yani pişmanlıklarımızdır.Canavarlar her şeyi unuturlar.Yalnızca içinde bulundukları anı yaşarlar.Eylemlerin sonuçlarını kavramaktan yoksun olduklarından,onları hiçbir şey durduramaz.
     Canavar,katil değildir.Yok eder ve temizler.Üzücü misyonunu istemeye istemeye yerine getirir.Kurbanlarına acır,yazgıları onu kahreder.O,bu yazgının aracından başka bir şey değildir.
      Milady herkese hanet eder,çünkü tek bir ihanet insanın belleğine kızgın kor gibi harflerle kazınır,ama on kez,yirmi kez ihanet etmişseniz,bu size ancak baş dönmesi verir.Söylenen bir yalan insanın saygınlığını azaltır;sürekli yalan uydurmaksa,yalnızca ölçüsüzlüğüyle bile insanı afallatır.Büyük bir dinginlik içinde durmadan yalan söyleyen bir insan nasıl düşünebilir?

MICHEL DEL CASTILLO/KARDEŞİM BUDALA/SYF.84

en.joy*

miracles, all over the world.enjoy!

Pazartesi, Mayıs 28, 2012

pause May*

Mayıs 2012'de terk-i diyar ediyor ömrümüzden.Bi daha mayıs 2012 diye bi şii olmıycak mesela.Sayın yolcular: 'üzgünüm pause yok,ayların akışına devam.''

kala kalıp*



Sergi çıkış kapısının dibine geldiğinde gözünün son alt sıranın baştan beşinci çerçevesine takılması.Kapıda kala-kalıp çıkmak istememek.Ne ileri ne geri.Hayat o anlarda bizi çağarıyor işte.Bi melodiye,bi renge,bi ışığa,bi sese.

mininot:Lö Berna,ilk defa elin çıktı bloga:)

çiçek yılı sonra *

Güllerle dolu bir bahçesi olan bi evde büyüdüm ben.O koku burnumdan hiç gitmez,o renkler gözümden hiç gitmez,annemin yaptığı gül reçellerinin tadı dilimden gitmez.Çiçeklerle ilişkim tamamen nostaljik anımsamalara dayalı:
Aslan ağzını da çok severim çünkü  küçüklüğümün çiçeğidir,bahçemizin çiçeğidir,annemin çiçeğidir.
Kasımpatı, 10 Kasım'da annemin özenle bahçemizden toplayıp ellerime tutuşturduğu çiçeklerdir.İlkokulumdur,18 Marttır,10 Kasımdır.
Saat çiçeği ise komşumuz Günel teyzenin duvarının dibinde saatlerce durmamın yegane sebebiydi.Halen çok severim ve görünce çok mutlu olurum.
Menekşeler ise kordon demek,çocukluğum demek,annemle el ele kordondan otele gitmek demektir.

mis.

Pazar, Mayıs 27, 2012

çaktırmadan kıç donuş*

Havanın akşama doğru 'buz kesiş' geçişine hastayım.Yayvan yayvan ,çaktırmadan,ateş don oynar misali.Acele acele bi hırka bir üst bi şiiii arama telaşı.Mayıs sonuna doğru kabana kadar yolu da varmış.