Cumartesi, Ağustos 14, 2010

çiçek*




Kargoyla çok şey yollayıp,aldım
ama hiç kargo kutusunun içinden çiçek gülümsememişti sıfatıma.
En boktan Haziran gününde gelen ve yüzümü gülümseten paket.
'Paris çiçekleri' koydum adını.
Yıllardan sonra ilk defa çiçek kurutmak istedim blog.
Sana yaza yaza teknolojik duygusuz bir hatun oldum sanma ,bak hala kitap arasında çiçek kurutmak isteyecek kadar hissiyat pınarıyım.
Teşekkürler çiçek
düşündüm de
çiçek ne garip laf
çi-çek

Cuma, Ağustos 13, 2010

kadar*



Kaybolmak cesarettir.
Susmak kadar hür ve kabullenmek kadar kardeşçesine.

Perşembe, Ağustos 12, 2010

tea.cake




sometimes I feel like throwing my hands up in the air. and sometimes I dont. I like sitting down. and sometimes lying down. depends how the mood takes me. I like tea and cake!

Pazar, Ağustos 08, 2010

rakım*



yukarıdan bakıyordum
galiba
yürümekte olduğumu gördüm
başımı kaldırdığımda
irtifa kaybediyor gibiydim
içimdeki rakımla

terlik*




'Yaşasın artık ev terliğimiz var' diye sevinir mi insan?
'Bak ne kadar rahat ,bak artık evin içinde giyeceğimiz terliklerimiz var '' diye durmadan birbirine gösterir mi?
Aylarca ayaklar donup ama yine*de üşengeçlikten alınmayan o terlikler, alındıktan sonra sanat eseri muamelesi görür mü?
Tüm güzel anlar ve detaylar terliklerin içine mi saklandı?saklanabilir mi sizce?
Hadi sen lacivert terliklerini giy ,ben köpekli.
kış gelsin!