Bir kış akşamı bana gelsen,birbirimize sarılıp camların ardından karanlık,buz tutmuş sokakların ıssızlığına bakarak,bilmeden birlikte yaşanan masal kışlarını ansızrız.Gerçekten,senle ben,aynı büyülü patikalardan korkak adımlarla geçtik,birlikte kurt dolu ormanlara gittik,aynı periler,kulelerden sarkan yosun tutamlarından bizi gözlediler,kargaların uçuşmaları arasında.Birlikte,bilmeden, belki de oradan ikimiz de bizi bekleyen gizemli yaşama doğru baktık.İlk kez orada,içimizde çılgın,taze istekler titreştiler.''Ansıyor musun diyeceğiz?''sıcak odada yavaşça birbirimize sarılarak ve
sen bana güvenerek gülümseyeceksin,dışarıda rüzgarın sarstığı saçlar hüzünlü bir ses çıkartırken.Ama sen-şimdi ansıyorum-eski adsız kralların,devlerin,büyülü bahçelerin masallarını bilmezsin.Kaçırılıp,insan sesiyle konuşan gizemli ağaçların altından geçirilmemişsindir hiç,ne ıssız bir şatonun kapısını çalmışsındır ne de kutsal teknenin beşiklik ettiği doğu yıldızlarının altında uyumuşsundur.Camların ardında,kış akşamı,büyük olasılıkla sessiz duracağız,ben ölü masallara dalacağım,sen,benim bilmediğim başka tasalara.''Ansıyor musun?'' diye soracağım sana,ama ansımayacaksın.
-
DINO BUZZATI/TANRIYI GÖREN KÖPEK/SYF.93