Salı, Ekim 19, 2010

belleksiz şehir*




Milan Kundera, 'belleksiz ve hüzünlü şehir'/' gülüşün ve unutuşun kenti' derken
abartı kullanmamış
ama Nazım da boş durmamış;
''
....ve ben yaklaşan düşmanı görüp de haber
veremeden
öldürülmenin acısını düşündüm
vakit hızla ilerliyor gece yarıları ışıklarını yeni
söndürmüş bir vapur iskelesi gibi arkada kaldı
seher vakti habersizce girdi gara ekispires
yağmurlar içindeydi prag
bir gölün dibinde gümüş kakma bir saatti
kapağını açtım
içinde genç bir kadın uyuyor camdan kuşların
arasında
saçları saman sarısı kirpikleri mavi
yıllardır böyle derin uykulara dalmışlığı yoktu
kapadım kapağı yükledim sandığı yük
vagonuna
habersizce usulcacık çıktı gardan ekispires
yağmurlar içindeydi prag
sen yoksun
uyuyorsun alaca karanlıkta alt ranzada
üst ranza bomboş
sen yoksun ...
"

not*



Pazartesi, Ekim 18, 2010

elma*

yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
----Nazım Hikmet Ran

Pazar, Ekim 17, 2010

ama ama*




Viola da Gamba ve Sainte Colombe sevdam bilinir ama
Marin Marais'de, o adamın eline dokunduğundan olsa gerek
Marais sevdam da fazlacana!
Özellikle ;
Viola da Gamba sesi, bana en yakın gelen enstrüman sesi.
Günümüze kadar gelmiş yaylı sazların 3göbekten atası sayılır.
Ama günümüzde icra edenlerin sayısı az.
Jordi Savall var mesela;
Ayy Aya İrini konseri unutulmaz,o tüyler 3 gün diken diken kalmıştı!
ama ama
'bi daha kimbilir nerde izlerim canlı canlı
Viola da Gamba' derken ;
burda karşıma çıktı.
Atsuski Sakai konseri .
 

It was long after midnight*