Cuma, Haziran 03, 2011

az*

----seni az tanıyorum... az... sen de fark ettin mi? az dediğin, küçücük bir kelime. sadece a ve z. sadece iki harf. ama aralarında koca bir alfabe var. o alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var.sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. biri başlangıç, diğeri son. ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. yan yana gelip de birlikte okunmak için. aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. senin ve benim gibi...------Hakan Günday/AZ

ne var yani olamaz mı?



Tarihi geçmiş bir yoğurt gibi hissedebilirsin kendini,ne var yani olamaz mı?/Müge Anlı izlemeyi özlemiş olabilirsin, ne var yani olamaz mı?/19 Haziran doğum günüm ve 1 yaş daha atacam diye sinyallerdeyim, ne var yani olamaz mı?/Girdiğim her cafeye aşık olup ben de bir cafe açmak istiyorum, ne var yani olamaz mı?/



Perşembe, Haziran 02, 2011

karışsın istiyorum*


Gördüğüm insanların gözlerini,dudaklarını değiştiriyorum.Yeni gözler çiziyorum onlara, kalemi iyice bastırıp katarak ameliyatı yapıyorum bazen.Kimine bir uzman gibi gözlük yazıyorum ve gözlük çizmeye bayılıyorum.Sonra sıra yeni dudaklara geliyor, konduruyorum çekinmeden.Bambaşka dudaklar.Metroda oturan kadının dudağını garson kadının suratına çiziyorum.Herşey birbirine karışsın istiyorum gözler,dudaklar,çizgiler ve hayatlar!



cuts you up*


Tipine yandığımın,miah!>>>> Peter Murphy - Hurt

ay nasıl barışığım incecik belimle*










Ben gidip kendimle barışık barışık mekik çekiiiimmm bari.
Ne alaka 
kel alaka
uehueueue

Perec>-e leri at Prc!

Kıvırcık/kedici/deneysel/gönül tufanı insanı/yazının delisi/arşiv manyaağı/le grand palindrome insanı/-e harfini pek sevmeyen insan/kelimelerin Bach'ı/harikalar odası/a void.

Ah Perec ,seni sevmem için tonlarca sebebim var elimde .Sen gönlüme "şimdi sessizliğin dehşetinde yaşıyorsun. ama sen herkesten daha sessiz değil misin?"sorunla yer etsen de, her cümlen ruhuma nakşediliyor bundan emin ol!Sevgilerimle Değer>-e leri at Dğr!

Çarşamba, Haziran 01, 2011

hadi lö bismillah*


Benim şu meşhur gri bulutlarıma ihtiyacımız vardı.Bunun için en doğru yerdeyiz galiba!Yeryüzünde.

I'm a pitbull in time *



Konsere gidecek olanlar benim yerime de omuz omuza sıçrasın ve Say hello to the angels ve Creme'de avazı çıktığı kadar bağırsın.Paul Banks viskisinden yudum yudum yudumlara geldikçe 'Rest my chemistry' diyecektir, işte orda durmak yok yola devam canlar!

Interpol - Take You On A Cruise dünyanın en güzel sözlerine sahip şarkısıdır ,ondan dolayı aşk yaşarız bu şarkıyla.Tam 'It's the circles inside.An anatomy of kisses' dediği an tüm eski sevgililerimin aklına ben geliyim.Aklınıza sıçıımmmm,yok lan seviyom hepinizi!Hepize ilk günkü kadar aşığım ,ondan şarkının içinde geçen 'im a pitbull in time' sözü aşklarımızın sebzesi olarak hepinize gelsin.Gidenlere muhteşem konserler ve güzel kulaklar!

generalmente ikizler vakayı vakvakıyesi*




Günlerdir 'saçlarımı kestirsem mi acaba' tusunamilerinde kaybolup duruyorum.Hazır buranın en iyi saç kırpan insanı Alissa ile kapı komşusuyken; etinden, sütünden ve yumurtasından yararlanmak istiyorum.Ama sonra her sağlıklı ikizler burcu kadını gibi vazgeçiyorum .Dün 2km yol teperken çok düşündüm 'tamam son kararım,kestiricem' dedim ama sonra bi kaç tehdit aldım ve geri adım atmak zorunda kaldım.Saç kesim isteğini depresyon tetikleyicisi olarak algılayan insan sorusu olan;''Depresyonda mısın?'' sorusunu bir Fırat edasıyla 'götüme-bokuma' diye başımdan savdım.Nasılsa anlamıyorlar .

'Senin saçından bize ne yaaa' demeyin ama okurken, sonuçta ben de bir kadınım ve bir kadının sınırsız olarak saçlarından bahsetme hakkı vardır. Dişi olarak dünyaya geldiyseniz limitsiz saç konusu açabilir ve bundan 90 yaşında bile sıkılmazsınız.Kestiriyim mi kestir miyim mi?Kestirip tam bir coco olup,cigaramı kapıp Henri-Georges Clouzot's Inferno 'nun içine dalıyım mı?Ben bir vaka mıyım?

Salı, Mayıs 31, 2011

meyil*



Bazı anılar meyilli ve yokuş. İstesen bile çıkamıyorsun nefesin kesiliyor,dalağın şişiyor !

bulut renkleri mucidi burda*



Kafamı kaldırdığımda pamuk pamuk bulutları görünce mesud oluyorum ve bugün çok mesud takıldım.O bulutların arasında gri tonlar vardı ,bi ara oturdum onları saydım 'kaç ara renk var' diye.Say say işin içinden çıkamadım.O beğenmediğimiz gri bile gökyüzünde nasıl şahlanıyor sormayın gitsin.Tüm gün aklımda griler vardı, hava karırken çoğaldılar koloni gibi.Lakin sonra dalgalandım da duruldum.Moda dünyası muhabbetinden beynimi araklayıp yine grilere kaçtım durdum.Niye saymadım diye hala hayıflanıyorum.Griye ait özel bir skala yaratabilirdim belki de.Bana ait ve bana özel.Bulut renkleri mucidi derlerdi ne güzel.Ayağıma gelen şansı kaçırdım beeeeeeee.


imza:ben bir yabancı*




Önceden yapmış olduğunuz şeylerin önünden geçerken yabancıymış gibi bakmak.İçinizden fırlatıp attığınız bi şey artık sizin olamaz ki.Nasıl terinizi ve çişinizi gerisin geriye deri altına ve mesaneye tıkıştıramıyorsanız; yazdığınız, çizdiğiniz ,seviştiniz, diktiğiniz şeylerde artık sizden uçar gider.Vucuttan attığımız şeylere artık yabancıyızdır; o yüzden ne yaptıklarımda etiket vardır ne de altında imzam vardır!

Cause her emotions carry her away*

I will follow you, you will be my main direction. I study you until I get your.Everything you do is a gem in my collection .I follow you until I get your perfection

Pazartesi, Mayıs 30, 2011

fistıklı tepsi*



Allam yaleppim tepsiyi çaktırmadan takip etmekten yoruldum ha .Hep bi göz teması ve benim sevdiklerimin bitmemesi için okuduğum sübanekeler.Ya zaten anlamam şu elde yapılan servisleri ya, bırakın şöyle bi masanın üstüne.Fıstıklı bir tespi vardı ki, herneyse!

design buz*



Buz beyaz bu ayol.
Buz lazım o zaman.


boomerang aşkına*



Hep yazıcam, unutuyorum.Birbirinden güzel o kadar çok mail birikti ki>hepsini okuyorum ama cevap yazamıyorum.Mailleri keyif alarak okuduğumu beyan etmek isterim ama cevap yazmak konusunda pek istikrarlı ve başarılı bulmuyorum kendimi.Bunu ukalalık değil bir dürüstlük olarak algılarsanız sevinirim .O kadar güzel yazıyorsunuz ki ben sadace okuyup duruyorum, bazen cevap yazmak için başlayıp sonra siliyorum.Belki kendimi blogdan ifade etmek bana yetiyor,belki o kadar çok blog yazmaya alıştım ki tek kişiye nazıl yazılır unuttum.Ama ne olursa olsun aramızda ki o -since 2005den beri- kurulan garip bağın yerini başka bişeyin tutamıycağını biliyorum.Beni takip eden insanların da bunu anlayacak insanlar olduğunu düşünüyorum.Bu lafları kilişe olarak almayın sakın, çünkü -tüm havalarda uçmalar tüm dibe vuruşlarımda- ilk önce siz vardınız. Ne ailem ne arkadaşlarım her boktan önce sizin haberiniz oldu.O yüzden gelen maillerde ki o güzel sözleri ve güzel dilekleri boomerang yapıp sizin kafanıza çakıyorum!!!Değer sizi seviye nokta kom.

bach in love*


Bir cafede oturmuş yeni çekimin taslak toplantısı için ekibi beklerken kulağımda Bach - Cello Suite No.1 i-Prelude sevişip duruyor.Çello suitini ona ayrımıştım zaten!!!



Pazar, Mayıs 29, 2011

yamyam sultan*




Karşılama komitem.Buraya her gelişimde önce kortejden sonra gönlümden geçmelerine hastayım!

o kadın bir asetondur*


ON düğmesine basıyor ve hopppp diye bambaşka bir kadın çıkıyor içimden.O kadın; başka bir kadın kesinlikle ,bana daha çok keyif veren bir kadın.Daha çok üreten ve ruhunu her sabah başka şekillerde kusan bir kadın.Aşkın ileri safhaları ve biriyle aynı evi paylaşmak aseton gibi siliyor mu içimde ki beni?İçimde ki o kadını en kral aşka değişmiyor muyum yoksa?O kadın; içimde ki o başka, evet başka bir kadın var.Aşk ile arama sıkışan,ruhumla beslenen bu kadın hep benimle yaşıycak di mi?Bunun cevabını bulamadan nalları dikeceğimi bile bile hala ara ara kendime sormaktan alıkoyamıyorum kendimi.