Cumartesi, Aralık 11, 2010

Tanrının dediği olsun*




O büyük olaydan önce Rosa ile yaptığım son kısa konuşma bu oldu.Mağaza tezgahının önündeydik,ayrılırken sıcak elini uzatmıştı bana.Mavi tilki üzerindeydi.Bunları düşünmek ne tuhaf!Bu kadın ne kadar da etkilemişti beni:Rosa mağazadan gidince hissettirmeden demin onun durduğu yere yürüdüm,orada durdum.Etrafa sanki hafif bir sıcaklık,bir tatlılık yayılıyordu oradan;bunu duymak bir iç rahatlığı verdi bana.Evet,soluğunu hiç hissetmemiştim,fakat hayalimde canlandırıyordum;kim bilir ne hoştu.Ellerinin,yüzünün sıcaklığından,ayrıca belki de hayranlığımın sınırsız oluşundan doğuyordu sadece.O günlerde neler düşünmedim:Tanrı bana Rosa'yı verseydi,hayattaki yerim durumum;bu şimdi varacağım noktadan daha huzurlu olurdu ihtimal!Sonradan daha sakin bir görüşe vardım ,kaderime boyun eğdim.Tanrının dediği olsun!
-
KNUT HAMSUN/ROSA/SYF.161

Şımarma kancık*






Güzel bir haftasonu beni mi bekliyor lan blog?

Cuma, Aralık 10, 2010

kol-lazım


Kolye umrunda mı.umrumda mı
uyumamız ve beynimizi dinlendirmemiz lazım!


II.







amazing hairs!

sallama ben*

Hayat
herkesin yükünün yüzde 20sini alan bir joker!

belirsizdi*




Dokunmak için ihtiyatla elimi uzattım.
Dokunmak da bakmak kadar
tuhaf ve belirsizdi.

calibro 35*



Kahvemi içerken düşündüm de; bu Enrico Gabrielli fazla bi canlı .
Dünyanın en iyi gömlek taşıyan adamı olarak kendini ilan ediyorum ve
kendi kendime hazırladığım bu plaketi kendisine sunmak istiyorum!
ah ah ben lafı uzatmiiiiim
kadife sesli aşure gibi adam ben napiiiiim
herneyse
herneyse

Perşembe, Aralık 09, 2010

sıcak soğuk sıcak soğuk sıcak sıcak sıcak sıcak buldunnnnn*



Görmemezlikten geliyorum vitrinleri,kırmızıları,ışıkları,hediyeleri.
welcome 2011'e gülümsüyorum.(yandan bi gülüşüm var benim ondan
yapıyorum)

bloguma açık mektup*










Blogda olsa sonuçta bi insan
İnsan değil de ne?
Bak konuşamadıklarımı yazıyorum buraya.
Bazen dilimden ve mimiklerimden daha çok his akıyor buraya;
aşklarım,işlerim,hayal kırıklıklarım,sevinçlerim,başarılarım,müziklerim
filmlerim,hayallelrim,isteklerim,acılarım,dibe vuruşlarım ve yeniden sıçrayışlarım!
Blog sen nesin?
Uzay mısın? hayvan mısın? insan mı?
Niye her bokumu biliyosun ?
Niye her yaptığım zımbırtıdan önce senin haberin oluyor?
Tanımadığım insanlar ne yaptığımı öğrenince başım göğe mi eriyor?
Yoksa hayatımı yazıp gökyüzüne atmak hoşuma mı gidiyor?
''Yediğin darbelere bak buda mı sana yetmiyor göğğnüüll'' diye postlar yazıp
Uranüslülerle ve vikilisksle paylaşsan ne olur ?diye kendine soruyon mu ?
2005 yılı yani Fetret devrinden bu yana neler neler yaşadın lan blog.
Farkındayım fazla yükleniyorum sana,
şöyle sakin bir insan bloğu olamadın sen.
Benle birlikte sen de dalgalandın .
Ama hakkımı da yeme ,seni ne twitterla ne de friendfeed ile
aldatmadım.
Blogda olsan bir insansın nihayetinde;
bu kadar yüklenmemeli ve yormamalıyım seni.
Yeni yılda daha sakin ve sorumluluk sahibi bir blog sahibi olacağıma
yemünler ederüm!
ama hala anlayamadığım şey
sana yazınca ne oluyor?
 

Çarşamba, Aralık 08, 2010

algılar açık*








Herkesin algıları 'stop' denilene kadar
açık.




kavun şat*



Kavun girdi beynime
-
Yeminle girdi,kesin girdi küçük beyinciğime
dinlersen senin bile beynine bir kavun girebilir;
tıkla bak
bi tıkla kavun beynine gelsin !

Salı, Aralık 07, 2010

nereye? *



Yeşil çorap sevebilirim ama yeşil çay sevmiyorum.Kahve sen ne güzel
bir şeysin.Yap ulan selüüüllliitttt yap kıçıma başıma yine seni içecem!
Hayatımda bu kadar Japon arkadaşım olmamıştı.Yaratıcıklarında
sınır yok.Onların geleceğe ait fikirleriyle benim geçmişe ait çizgilerim birbirini tamamlıyor.Eklektik yapıdan hepimiz memnunuz.
Bright Lit Blue Skies Rockin' Ramrods 1966 böööylleeee sevme ve sevilme tadında,pencereyi açıp bir nefes çekip 'aaazına sıçııımm lan hayat'deme tadında,kandil şekeri tadında!

Pazartesi, Aralık 06, 2010

beyler hanında kaldım,şato uzaktaydı*




''Öyle de'', dedi hancının karısı,'lafı nereye çekmek istediğinizin ve ne kadar yanıldığınızın farkındayım sonuçta.Bu olanların hiçbirinde Klamm'ın parmağı yok.Benim için niye kaygılansındı ki, ya da daha doğrusu:hem benim için nasıl kaygılanabilirdi ki?Benden haberdar değildi ki?Beni çağırttırmamış olması beni unuttuğunun bir işaretiydi.Çağırtmadığında, tamamen unutur.Bundan Frida'nın yanında bahsetmek istemedim.Bu unutmak değildir sadece,bundan öte bi şeydir.Unutulan kişiyi insan yeniden tanıyabilir'.
-
Franz Kafka/Şato/syf97

tam kalemimsin bebek*


Yağmur,güneş,sulu kar,güneş ,sağanak yağmur,güneş,parçalı bulutlu,
güneş,yer yer kar,güneş,frozen ass,nanik yapan güneş,sıçana döndüren
yağmur,atkıyı-bereyi çantaya sokturan güneş,fındık kadar dolu ve sonra
yine güneş ve sürüsüne bereket gökkuşağıııııı!
Gökkuşağına yan gelip yatma haram burda;
işi gerçekten ağır işçilik.
Eeeee ne diyodum
şizofren halini sevdim
tam kalemimsin !

Pazar, Aralık 05, 2010

kat kat Alessis*











Ah haftasonu bebeği,
kat kat bebeği,
vitrin bebeği!!!
Alessis Ark-The Asteroids Collide eşliğinde laylaylay.
Marry gibi dikkatli biri daha gömredim.
Simon gibi ütü kullanan biri daha görmedim.
Ayrıca ben sizin kadar garip okur görmedim!

çirkin çirkin çirkin*



'O'nun karakalem suratını yapmışsın ama benzememiş
ha bi tek dudaklarını benzetmişsin
Tam bir yaprak dudak,hiç sevmem.hıh!!!
Gülerken çizseydin ya katır dişleri çıksaydı ortaya.
He valla ne güzel olurdu .
Sen tam çizememişsin;
bak ben çizdim,
daha güzel benzettim 'o'na.
çirkin-çirkin-çirkin
yalan mı çirkin ve koca götlü ve çirkin ayakları var !
'kabaramazsın tarzsız manita,herkes güzel sen çirkin' isimili bu çalışmam benden sana gelsin!

ballı karamelize kar*









Hello Afrika
Was mahst du da?
Im fine and you.
Gelin kartopu oynayalım o zaman.
Acımam çakarım kar topunu.