Cumartesi, Eylül 29, 2007
vintage çantalar ve tutkum *
vintage clothing ilgisi olanlar size sesleniyorum *
sizinle paylaşmak için koyuyorum bunları buraya !
yoksa bakın bende neler var diye koymuyorum ! önce bu konuda anlaşalım * hobi alış - verişi bu !
yukarıda gördüğünüz çantalar seneleri devirmiş çantalar * yaşanmışlık kokan çantalardır *
şu an aramızda olmayan çok özel birinin kızı tarafından bana hediye edilen vintage çantalar *
70 ' ler ağırlıklı olmak üzere 1 adet 80 'ler mevcut *
koleksiyonuma dahil olan bu 6 çantaya gözüm gibi bakıyorum *
bi kaç yerlerinde oynamalar yapmam gerekiyor *
ama asla içlerinde ki anıları kaybetmeden !
ve sevgili arkadaşıma bana bunları verdiği için çok teşekkürlerimi sunuyorum !
annesinin anılarını bana emanet etti * ben de onlara gözüm gibi bakıcam
60 'ların sonu ve 70 ' lerin başlangıcı hayli sıklıkla rastlanan bir model bu *
elde taşınır * askısı yoktur
siyah bir döpyes eşliğinde çok can yakar * çokkkkk
* vintage aksesuarlarda en çok hoşuma giden şey onun tamamla hayallerimde bi ton modelin kafamın içinde kelebekler gibi uçuşması !
80' lerin başlangıcı ile karşımıza tekrar sürülen kutu çanta *
parlak askılı *
hadi gelin 70 'ler den bi ayakkabım ile kombine edelim *
oldu valla *
yine 70' ler * kelebek modeli *
70 'ler çiçek kızların himayesine girmeyen kesimine hanımhanımcık olma öğütleri verdi * 65 'lerdan emanet aldığı nazikliği devam ettirmeye çalıştı *
gerçekten öyle * üzerinde yazı olmayan çantaları özlüyorum artık *
üzerinde eşşek kadar marka amblemleri ile dolu çantalarımı elden çıkardım * sattım * çok rahatladım *
no name çanta daha asil duruyor *
klasikleşmişler olanlar hariç * eski siyah bir chanel çantaya kim hayır diyebilir *
zarf gibi *
bunu çok kullanıyorum * en çok bunu sevdim diyebilirim *
eskileri seviyorum *
onları kombine etmeyi seviyorum *
yılları karıştırmayı seviyorum !
Cuma, Eylül 28, 2007
siyah beyaz çekelim bazen *
havanın muhteşemliği karşısında ağzım açık kalıyor *
durmak ve bakmak gibi keskin eylemler keşfettim *
bir mucitten daha heveskardım * inanın buna *
insanın kendi kıvamını bulması kolay değildir *
ama o kıvama bir adım daha yaklaştıkca öyle bi memnun olursun kendinden *
ha işte benim ki o hesap *
denize veda etmek için çok erken * ama ben şimdiden hırkalara bürünen insanları anlamıyorum *
ben hala denize giriyorum ! dalıyorum * çıkıyorum * sonra çivileme atlıyorum * kesmiyor * kimse yok ya ne figürler yapıyorum *
Nevizade çıkışı yalpalayarak yürümeye çalışan kadın vardı *
o bendim *
geçen seneydi dimi * yoksa bi önce ki senemi *
çıkaramadım *
omega 3 takviyesini arttırmalıyım *
wine taste gecesi * hiç sevemediğim klasik Jazz eşliğinde *
Erin ve Marla *
özledim lan *
gelin !
ben burda iki vakte kadar hindiba toplayıp salatasını yapıcam *
davetlimsiniz ! * Sicilya acılı pizza da cabası *
eski fotolar *
ortalık kaynıyor *
tüm fotolar kanka olmuş *
yazılar gelin görümce mesafesinde *
odam gibi Vaio da düzenlenmeli *
gözden kaçırdığım bi ton foto varmış *
hatta bi ton yazı *
yazılması gereken mailler beni bekliyor *
bol bol copy paste yapma günü bugün *
arada bir deniz molası vererek tabii *
Oi Va Voi dinliyerek * garip ama bi o kadar çekici ingilizcelerini dinlemeye ortam hazırlayarak * şarkıya gerek yok * konuşsunlar ben dinliyim *
Perşembe, Eylül 27, 2007
hevestendi o *
tuzlu su ile bugün tekrar haşır neşir olmak keyifliydi *
deniz * missss * akvaryum koyu !
Be Good or Be Gone ' ı böyle sessiz sakin dinledim sonra *
dinlediği şeyi zorla birilerine dinletmek isteyen tipler vardır ya * tam onlardan oldum bugün *
psikolojik baskıya tabii tuttum herkesi *
sıkıcı bir tipi oynadım bugün anlıycağanız *
bir ara kaç duyumuz olduğu hakkında kafa yordum * fizikçilerin dört beş boyutlu olduğunu söyledikleri evrenimizde * kimbilir 5 değil beşbin duyumuz vardır * biliyorum keşfedilmeyi bekliyorlar ! *
Vintage dedi dersiniz *
hala sıkıcıyım farkındayım *
bu 5 duyu konusuda açmadı sizi *
sonra
sonra
Wittgenstein gibi aşkı dünya dışı olarak mı değerlendirsem diye düşündüm *
ı ıhhh *
bu konuda sarmadı beni *
daha hiç açılmamış bir Pringles var mutfakta *
acaba usul usul oraya mı yaklaşsam *
kutunun dibini bulup Nirvana yapsam *
tamam şimdi sizi satmak zorundayım *
kusura bakmayın *
soğanlı Pringles * kokmak istemem !
Çarşamba, Eylül 26, 2007
tonu,rengi,tansiyonu değişiyor*
berbat uyanıyorum ben bu sıra *
nasıl çekilmezim * nasıl keyifsizim anlatamam size *
yüzünde güller açan komşu kadınların karga bokunu yemeden evin bütün işini bitirip * hala yüzlerinde o kocaman şirine gülümsemesi ile dolanması sinir ediyor beni *
her an çağırılmaya ve türk kahvesi için lak lak etmeye hazırlar *
hep gülüyorlar * saçlarında ki soğan kokusu bile umurlarında değil *
nasıl yapıyorlar *
valla merak ediyorum *
o bir insan * ben de bir nevi insan sayılırım *
sabah nasıl şen şakrak kalkılır a dostlar *
filmlerde ki gibi yatağımdan seke seke kalkıp panjurları açıp * temiz havayı içime çekmek istiyorum *
aynı filmlerde ki gibi *
hayat ne güzel ohhhhhh diyerek balkonda sabahlığımla salınmak istiyorum *
aynı filmlerde ki gibi
o zaman bohem takılıyım da bari şanım yürüsün dersiniz *
şarabın yerini martini kardeş alır *
captain black yerini puro ya devreder *
binbir gece dizisinde şu hediye edilen eşşek kadar kahve makinası var ya*
ondan istiyorum *
kim alıcak bana *
kim bana fiyonklu bir hediye paketi hazırlıycak *
kim kahve makinasının yanına 1 paket de eti brownie koyucak *
yanında minicik bir notla :
'' kahveyle brownie yi beraber hüpletmeyi sevdiğini biliyorum * afiyet olsun !!! '' *
ah ulan ahhhh beni bu Holivudd filmleri yaktı *
ben şimdi ketıl da yaptığım cafe crown berbat kahvem beraberinde Goose - British Mode dinlemeliyim !
uzun saçlı favorim ! daha içine kapanık *
BU habere denk geldim *
dakka bir gol bir *
hani sinirlemeden başlıycaktım bu sabaha * ne mümkün *
gelelim yukarıda gördüğünüz hayvanlara merhamet başlığına *
süper bir yazı *
Türk Edebiyatı dergisi 10 /2001 sayısı *
sahaflarda bulabilirsiniz * ben öyle buldum çünkü
Armand Farrachi çok güzel anlatmış *
tekrar tekrar okudum *
okumaya devam ediyorum !
Pazartesi, Eylül 24, 2007
geçmiş zaman evvelleri*
güneş köşe kapmaca oyununa iyice sardı *
küresel atraksiyonlar bize muhabbet olarak geri dönüyor *
kendimizce sebep ve sonuçları masaya yatırıyoruz *
Fikret Otyam yazsın hep * herkes bıraksın kalemi * sadece o yazsın istiyorum bazen *
doyamıyorum ona *
The Maccabees - Precious Time dinlemeye doyamamak gibi bir şey *
hoş geldin o zaman Pazartesi *
bu saçma sapan pozların amacı aslında saçma sapan şeylere ortak olmak hevesinden be kuzum *
evde ki yardımcımız artık tamamen deli olduğumu düşünmekte *
evde hep birinin olması aslında sinir bozucu *
hep beni gözetliyormuş gibi geliyor *
paranoyak biri oluyorum onun sayesinde *
ama sizi siyah saten elbisenin altına leopar babet giymekten alıkoyacağımı sanıyorsanız * yanıldınız *
hep Oya Aydoğan ve Seren Serengil leopar deseni giyicek değil ya *
bizim aklımız kalmaz mı *
Seni bol narlı bir güllaç yemeğe davet ediyorum *
hem bak artık benim saçlarım da kızıl oldu *
ortak yanımız yok diyemezsin *
beni bi bırakın ilham gelsin *
decor olsun diye dağıtmadım * onlar hep dağınık *
ben hep aynı şeyleri yazmaktan keyif aldığımı anladım *
nasa da çalışsam inanın daha değişik şeyler yazabilirdim sizlere *
hayat acayip kısıtlı aslında *
çok genişşş gibi duruyor ama değil *
bak Onur yine felsefe sularına açılıp elime yüzüme bulaştırma saatlerim geliyor *
bu konuyada bir el atıver *
sorun * soruşturun * arayın * bulun * okuyun *
daha ne yapıyım *
Kediler ve Krallar * kitabın özeti isminde olduğu gibi *
sarı yapraklar düşücek ya havuza *
işte o zaman fotoğraf makinamı bağrıma basıp basıp durucam *
Pazar, Eylül 23, 2007
tepetaklak görmüyor mu gözleriniz dünyayı ?
Pazar gününün yıllardır henüz çözemediğim gereksiz dinginliğinden bende nasibimi aldım *
her hafta olduğu gibi Pazar günü ile yine baş başayım *
Gülse Birsel 'in araba satın alma konulu yazısını okuyup gülümsedim *
Pazar eklerini bir çırpıda hüplettim *
doymadım *
geri kalanı sieasta sonrası ciğerlere çekilecektir *
içimde ki vicdan azabının sebebi koca bir nutellayı 3 günde sonlandırmam değil *
gelir geçer spor aşkımın artık bir istikrara bağlanmamsıdır tek arzum *
dönem dönem gaza gelip bir dişi Rocky gibi dağlarda tepelerde debelenmelerden kısıtılı kalan sporcu ruhumdur tek sorunum *
spor bir yaşam biçimi olsun diye kastırırken bu hedefim hep yarım kalmakta *
oysa tv de Ebru Şallı 'nın ; hergün 2 saat spor yapıyorum demeçlerini kıskançlık ve sinir olma eşliğinde göz attığımı inkar edemem *
zayıf olduğu için değil sporda zaman ayırdıkları ve sıkılmadıkları için kıskanıyorum *
ben mesela koşu bandında kendimi Hamster gibi hissediyorum * bir denek mişim gibi * daralıyorum *
bisiklet ise ruhsal çöküntüye sebebiyet veriyor * spor salonunda yan yana konulan bisikletler resmen bir rekabet ortamı yaratıyor * pes etmemeliyim * şu postişli hatun bile bırakmadı pedalı * devam Vintage yılmak yok şeklinde *
o bisikletlerin tekerleri bir gitse var ya hepimiz olimpiyatların tozunu dumanını birbirine harman yapıcaz *
o derece *
spor salonu ataklarım bu gözlemleriyle sonlanınca *
çareyi yollara doğaya yürüyüş yapmakla buldum *
hem aval aval etrafa bakabiliyor hem yavaş tempo yürüyebiliyorsun
tavsiye ederim !
beni sabah sabah güldüren bir mail vardı arkadaşlar *
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)