Perşembe, Mayıs 09, 2013

bakla&vodka bileşeni*


Jane Eyre izleyecek kadar sakin başlamışdı gece?Kendi ellerimle topladığım baklalardan harika bakla orkestrası oluşturmamış mıydım?Ahh,tabii ki ölümüne dereotlu.Sonra Jane Eyre'in ikinci bölümünde yine bi tabak bakla yiyen ben değil miydim?Olur öyle havadar yerlerde boğazın açılması,korkma,bi tencere baklayı yesen bile korkma.Peki Jane Eyre ve bakla çıkmazından nasıl mı çıktım?

Tamam o zaman korku filmi ve votka ikilisine yatay geçiş onanmıştır.Tampon geçiş vesilesi olarak helalinden bi M83:
M83-Midnight city 

kümes muhabbeti*



-Tavukların bahçede olduklarını bilmek acayip güzel.Annem tüm kümesi birer köpek gibi eğitmiş.Yetenek sizsinize katılabilirler yani.uheuueue.Anlatmakla olmuyor gözünüzle görmeniz lazım.Utanmasalar bakkala beraber gidecekler.Sahibini sahiplenme,nazlanma,sevgi isteme,ilgi isteme,civarında olunca zevkten ne yapacağını şaşıran güzellikler yayılmış bahçeye.Tavuk cemaatinin de kendine göre değişik hal ve tavırları varmış.
-Dumdum'la arkadaş olunmuş ama ara ara mekan kavgaları patlak vermiş.Dumdum ilk başlarda kümes ona yapıldığı sanmış ve oraya girip yatmak istemiş.Ve sonra acı gerçekle yüzyüze gelmiş.Dumdum'dan anladığım kadarıyla Dumdum mevzuyu halen beyninde çözememiş.Takmamakla beraberinde şu soru baloncuğu hep var :''bunlar ne ayak?'.Ama hep cool.Kanatlı kümes çetesi, Dumdum'un yanına gelmek istiyor,yaklaşmak istiyor ama bizim ki hep coolsal mesafe hattında.Hatta ve hatta suratlarına bakmaya tenezzül etmeden  tıslıyor.Yani götünü onlara dönüp boşluğa tıslıyor.Biliyorum o da ne yaptığını bilmiyor.uheuhehe.
-Beslenme saatleri ise çift taraflı kıskançlık sahnelerini doğuruyor.Dumdum'a mama verildiğini gören tüm kümes senfoniye bağlıyor.Kümese giden annemi gören Dumdum ise küsüyor.Evet biraz şaşkınım ,inanın ben tavukların bu kadar hisli hayvanlar olduğundan bi habermişim.
-Nugget şeklinde değil, onları böyle görmek inanılmaz güzel.Tavuk döner yerine, kazılmış bahçeden solucan ayıklama mutluluklarına şahit olmak ayrı bi keyif.Şanslıyım ki onları et olarak göremeyen bi ailem var.Hepsi lakaplanmış ve hepsinin bi tavrı,bi muhabbet konusu var.Bi adet Topal hatun var mesela ama görseniz sanırsınız Heidi Klum.Öyle bi özgüven.Kümesin en kısa ve en çirkini ama en horoz paşa favorisi.'Götü yere yakın hatundan korkacaksın' felsefesi kümes içi dişi entrikaları için de geçerliymiş.
-Bunlar ilk geldiklerinde 1 horoz 1 tavuktu.Horoz; gün içinde,gece,sabah durmaksızın anırdı durdu.Tabiii bizde annemden telefonla havadisleri gün be gün alıyoruz.''Ne oldu anne devam mı üüü üüürrüüü lü sabah 5-10 seanslarına'' diye.Horoz'un sesi Kaz dağlarında yankılandığı için komşulara karşı annem kendini hep mahçup hissetti.''Ya bu hayvan niye böyle,susmaz mı bu,susmazsa geri vermek zorunda kalacağım''diye söylenip durdu.Meğerse mevzu uçkur mevzusuymuş.Bizim horoz beye 1 eş az gelmiş.Haremini genişletince sesi soluğu kesildi.Ulan bunların horozu bile pislik ya.Erkek her canlıda erkek anasını satiimmm.Bi saftirik kuş cinsi var ,bi onlar hatun ölene kadar bırakmıyor ve sonra onlar da ölüyor.(bknz.belgesel tufanı).
-Yumurtanın haddi hesabı yok.Karşılıklı bu sevgi alış verişi,temiz hava,doğal beslenme,güneşlenme karşılığında o sepete çok güzel hediyeler bırakıyorlar.Annem bu sürprizlere bayılıyor.
-Sabah kalktığında, açık mutfak kapısından giren tavukları görmek ne güzel.Masal ülkesine dönüşüyor ortam birden.
-Horozlardan biri çok yakışıklı .Adam bildiğin yakışıklı yani,böyle bildiğin adeleli falan ha uheuhueuh.Kanatlı camiasının Kıvanç Tatlıtuğ'u.Dimdik yürüyor,gerçi tüm haremin sex performansının verdiği özgüven olsa gerek.Omuzlar geride,göğüs ilerde falan yani adam.İbibikler savruluyor falan,estiriyor.Var mı acaba horoz güzellik yarışması bi yerlerde.uheuhue.Sokalım oğlumuzu,tescillensin.
-Yurtdışında artık 'doğal yaşama dönüş,kendi yiyeceğini üret,tavuğunu kendin besle' akımının ülkemizde de yayılmasını diliyorum.Horoz seslerinin eksik olmadığı yerler diliyorum.Tavuk beslemekten keyif alan insanların çoğalmasını umuyorum.Şehir hayatında çok uzak gibi görünen bu fikrin hepimize yakınlaşmasını diliyorum.Nasıl olacaksa o, ama diliyorum işte.Pembe panjurlu evinizin camına bi Denizli horozu yakışır yane.heuhueue.En kötü ihtimal farmville ihtimali var ama salla gitsin oyunları.Herneyse emekli oluncaya kalsın bari; kümesli,tavuk boklu ve yem vermeli hayallerimiz.Şimdilik anne tavuklarınla ve anne organik yapılanmasıyla idare etmece.
-Onları et ve yemek olarak görmeyen herkesi çok seviyorum.İnsan muhabbet kuşunu yer mi ayol?O hesap.
-Bunlar 2 günlük gözlemlerim .2 günüm daha var .Bi tavuk belgeseli ile dönebilirim.Müstehcen sahneler çok olduğu için belgesele yeltenemiyorum lakin 24 saatin 15 saati bi uçkur davası daim etmekte.Kanatlı deyip geçme,inceden sapıklık da var .
-Buraya kadar durmaksızın okuyan varsa onları alkışlıyor ve hemen yatıp zıbarmalarını diliyorum.Tavuk postu yazasım da varmış vintagebiscuit tarihinde.Olsun napalım,her boku yazacaz.
-Hmmm,bu arada anneler gündünde şöyle paçalı maçalı saçlı maçlı şık bi tavuk salsam mı anneme ha?

Salı, Mayıs 07, 2013

saadeti depolama karması*


En sevdiğim kahvelerden biri.Belki ilk sırada.Tam emin değilim ama birinciliğe oynayan iki kahvemden biri.Bunu bazen bizim Türk kahvelerinden favroim olan biri ile,bazen de yine böyle pek tanınmamış başka bir Yunan kahvesi ile karıştırarak harika bir sonuç elde ediyorum.Sanırım şu yeryüzünde gerçekleştirmiş olduğum en büyük keşif.uheuhue.Bilim adamı gibi çalıştım yemin ederim.Mutfak deneyleri sonucu telef olan kahvelerin telvesi yerde kalmadı.uhee.

Herneyse kahvelerimi çantama usulca yerleştirdim.Malum annemin muhtemelen diğer bayramdan kalma buzdolabında duran Türk kahvesiyle burun buruna gelmek istemiyorum.
Çok uzunca bi aradan sonra memleket havası solumayı hakettim galiba.Yaptığım şeyleri ,dergileri yerleştirdim kutuya,annem görsün gurur duysun diye benimle.Asla belli etmez ya o ayrı.

Minik bi süre olması şimdi koymuyor ama Dumdum'a dokununca koyacak galiba.Dünyanın bi ucuna ışınlanmadan önce biraz saadet depolaması.

Ay ben geç kalıyorum.
Ronny Jordan - No Pay No Play

Pazar, Mayıs 05, 2013

közde Neruda*



Yavaş yavaş ölürler

Seyahat etmeyenler,

Yavaş yavaş ölürler okumayanlar,
Müzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoş görmeyi barındırmayanlar.

Yavaş yavaş ölürler,
İzzetinefislerini yıkanlar
Hiçbir zaman yardım
İstemeyenler.

Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklara esir olanlar,
Her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyen,
Veya bir yabancı ile konuşmayanlar.

Yavaş yavaş ölürler
İhtiraslardan ve verdikleri heyecanlardan kaçınanlar,
Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
Görmek istemekten kaçınanlar

Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup istikamet değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin
Dışına çıkmamış olanlar.
Yavaş yavaş ölürler...

Pablo Neruda



Mini Değer not:Herkesin payına bi kaç satır düşüyor sanırım.O zaman ne yapacaz?Hayat eğimi boyunca değişik ritimlerde akacaz,akarken beyaz köpükler çıkartacaz ve dere yataklarını hep değiştiricez.Zatımızın nasırlaşmasına müsade etmeden kendisinden zencefilli kurabiye yapıcaz.Başka ne yapıcaz?Bazı pazarlar Pablo Neruda kitabımızı aralayıp,akabinde pencereyi aralayıp,tüm gizemlere şans vericez.Biraz da hırlıycaz ve ilk insan olacaz.K-9'lar gibi koklayacaz mucizeleri.Şuuraltı çivileme dalışlarına 'ooo macarena' diye cevap verecez.(Allammm, aslında yaşam koçu olarak doğdum ama yine de siz 3 gün evden çıkmayıp, halının üstünde kolaj yaptığım gerçeğini kimseye çaktırmayın.)

Anam anasını ,Osho el vermiş sanki bağaaaa.Böyle durumlarda çok pis tırsıyorum kendimden.uheue.Çok yanlış insana el verdi.uheuueue.5 dakkalığına da olsa yanlış insan yani.
Herneyse bu pozitif enerji topluğunun sonu yok pikaçular
Üzerinize eser miktarda muskat rendeleyip kaçarım.
Tamam tamam birazda milk and honey: