Perşembe, Ekim 03, 2013

vintagebiscuit Instagram


Hay allammm,hiç aklımın almadığı,neden niçin ihtiyaç duyulura aklımın ulaşamadığı durumlar bunlar.Instagram'da bir adet başka vintagebiscuit var ama o ben değilim.Bi Türk ve blogdan fotolarımı kullanan bi arkadaş.Benim adıma yorumlar yapmaktan çekinmeyen biri.'Bu ne ya?' dediğimde bloğuma ait fotoların tamamını silen ama varlığını halen sürdüren bir insan.

Benim bi tek Instagram hesabım vardır,o da budur.Kendi ismimle ve vintagebiscuit nicki ile beraber kullanmaktayım.Yıllardır olduğu gibi.

hepinizi öper,olası psikopatlardan ırak günler dilerim.kiss all.
Tamam uzun uzadıya yazacağım,şimdilik Instagram aktif.




Pazartesi, Eylül 02, 2013

al sana konu*


-Al sana konu 1)Bu saat farkı çok fena bi şey.Lakin benim müsait olduğum veya konuşma moduma ulaştığım saatlerde Türkiye horul horul uyumuş oluyor.Sadece Türkiye uyusa iyi tüm avrupa uyuyor.İşte o zaman kalıyorum dımdızlak.Portekizceye talim!Carioca'lar o kadar sert bir Portekizce konuşuyorlar ki dilden soğuyorum ama bi kuzeyli konuşmasına denk gelirsem mest oluyorum.Arada bu kadar mı fark olur,valla olur.Melodik,yayvan ve sakin yerli Potekizce'si kulağımı okşarken, Rio aksanı kulağımı tırmalıyor.Mesela Sao Paulo bile bunlardan katbekat yumuşak bi Portekizceye sahip.Rio'lular durmadan ülkenin diğer bölgelerinin şivesiyle dalga geçiyor ama bilmiyorlar ki en feci kendilerininki.Veya bir Türk kulağının algısı bu yönde.Bazen bazı Rio'lu kadınlar o kadar sert konuşuyor ki ,özellikle ''nnaaaaaa'' ile biten kelimelerde öyle bi vurgu yapıp,dudaklarnı kasıyorlar ki birazdan dayak yiyecem sanıyorum,korkup bi adım geri atıyorum.

-Al sana konu 2)İki günde bir bedenlerinin hindistancevizi suyuna gereksinimi olduğunu düşünen insanlar yüzünden herkesin elinde bir yeşil top gezi gezi durular.Her allahın günü aksatmadan içeni  var .Ben ise kararsız vatandaşım.Olabilir.de.olmayabilir.de.Sağlıklı diye sevmeye çalışıyorum,almak için kendimin sırtından itekliyorum.fırt fırt.

-Al sana konu3)Bundan iki sene önce bir Instagram'a sahiptim,kolajlarımı paylaşıyordum sonra bi kadın vücudu olan bi kolajım yüzünden Instagram beni atmıştı.uehuuehe Herneyse sonra sevinmiştim,zaten telefon elimde çok zamanımı alıyor diye,gözlerimi çok yoruyordu .Şimdi tekrar açtım.Rio günlüğü olarak kullanıyorum diyebilirim.Gündelik hayat,sanatsal faaliyetlerim,dergi,ev,gibi gibi.Nereye gittim,ne nerde unutmama rehberim oluyor bi yandan daç.Üç ay oldu galiba,en yakınlarım bile bilmiyor diyebilirim.Facebook'dan da paylaşmadım ,şimdi burdan yazıyorum.Instagramı ilk zamanları halindeyken bırakmıştım şimdi kocaman bi dünya olarak buldum.O zaman hemen hemen tüm Türkler birbirini tanıyor,Instagram yeni olduğundan hep popular photo oluyoruz falan,öyle küçük köy halindeydi ben gittiğimde,şimdi metropol olmuş.Olsun olsun,millet paylaşsın.Kahve fotosu her daim güzel.

Hoş geldin,bok vardı geldin,neden açtın?
al sana lö link

-Al sana konu 4)Bugün kaç kere dinledim haddi hesabı yok.Halen devam ediyorum,pek bıkacağım da yok.Mutfağa gidiyorum,içimden eşlik ederken yakalıyorum kendimi.

Aaaah evet yine dinliyorum:

Di Melo - Conformopolis


Çarşamba, Ağustos 21, 2013

çok manyak bi parça*


Burda bisikleti olmayanı dövüyorlar.Eeeee tabii doğal olarak bisiklet piyasası da buna bağlı olarak çok gelişmiş.Böyle ağzımın suyunun aktığı (-ki anlamam) modeller var,kocaman kocaman bisiklet dükkanları.Oldukça yüksek bi kesim takıntılı,durmadan bisikletten konuşmak ve durmadan yeniledikleri parçalardan konuşmak istiyorlar.Bisiklete sepet taktırmak onlar için 4 günlük konuşma malzemesi mesela.Tüm bu gereksiz detayın yanında bisiklete çok saygılı olduklarını belirtmek isterim.Bisiklet yolları ve her yerde iphone app ile edinebileceğin bisiklet noktaları var.Telefona bi tık hop her yerde ki bisiklert noktasından kap bisikleti git.Hepsi turuncu ve her yerde noktası var.Böyle bi bisiklet ruhu var şehirde.Ayrıca bisikletliler ailece bisiklete doysun diye haftasonu tüm plaj yolları trafiğe kapatılıyor.Tam bir curcuna,çoluk çombalak.Tüm sülale bi şeyleri tepesinde vızvızzzzzzz.O kadar insan birbirine çarpmadan bunu nasıl başarabiliyor anlamış değilim.Oturup izliyorum yine anlamıyorum,o kadar kalabalık içinde hepsi akrobat gibi.Henüz Copacabana haftasonu vızvızzzzz curcunasına kendimi hazır hissetmiyorum,sanırım uzun bi süreyi devirmek lazım.

Sadece bisiklet değil kaykay ve paten yapmayanı da dövüyorlar .Koca koca adamlar kadınlar vızvızzzzzzzzzzz yanınızdan geçiyor ve ben o sırada annemi rollerlarla düşlüyorum(kesin onların tepesindeyken bile bana laf yetiştirirdi).

Tamam bisiklet kültürünün gelişmesi güzel,yolların saygısı maygısı 10 numara da bi de işin diğer kısmı var ki ;
1)sen yayaysan çantanı bisiklet yoluna doğru takmayacan (ki her Rio'lu fani bunu tadacaktır).Bunu ayarlama konusunda ben iyi değilim,her seferinde unutuyor ve arkadaşlarımdan uyarı alıyorum.
2)Çok ciks bisikletin veya elektrikli bisikletin varsa %80 indiregandi ihtimaline açık olacan.
Şakası yok,arkadaşımın annesini seyir halindeyken arkasından itip kadını yere düşürüp bisikleti çalıp gitmişler.Bu hikayeyi duyduktan sonra uzun yola gidemiyorum,hep böyle civar ve kıyın kıyın.
Bakın böyle anlatıyorum bunlar dünya kupasına gelecek Türklerin kulağına küpe olsun,Avanak avanak dolanıp ilk günden çantayı kaptırmayın diğer %70 turistler gibi.uheuhuehe.Tamam tamam korkutmıcam .

Niye musiki paylaşımına ara verdim ben?Niye söylemiyosunuz yoldaşlar?
Çok manyak bi parça,oooo denzing.Korkma geçti bisikletten itme hikayesi
ooooo manyak denzing
listen

Skyy - Here's To You 

Pazar, Ağustos 18, 2013

kafa kafaya gider Rio*


Brezilya'nın alkol tüketiminde dünya listesinin üst sıralarını zorlamadığı gerçeğine inanmam çok zor.Gerçi listeler doğrudur ama bu ne be kardeşim.Özellikle kadınlar;müthiş bi performansa sahipler.Bu kadar birayı nasıl ,nereye içerler.Bazen davetlerde uzaktan oturup izliyorum'' ne zaman pes edecekler,ne zaman sarhoş olacaklar,tamam artık içmez,ohaaa kesin midesi delinecek'' şeklinde kendi kendime gayet ayık ve Turkish yorumlarda bulunuyorum.Bizim gün içindeki çay ve kahve içiş zevkimizi onlar bira ile karşılıyor ve akabinde gün sonuna doğru 10'a 20'ye katlıyorlar.''Hadi bira içelim,hadi bira içmeye''gün içinde en çok duyulan laflar.Alkolle ilişkim limitasyonlu olduğu için bu fasıllara pek bulaşmıyorum.Onu bunu bilmem Brezilya kadını kadar içen kadın popülasyonu görmedim ben.Yani kadınlar klasmanında birinci sıradalar(bence).

Biradan sonra  Caipirinha alıyor sırayı.Elimde gördüğünüz,Maracuja meyvesinden yapılmışı.Bu meyveye de alışmam zamanımı aldı ama şimdi sorunsuz ilerliyoruz.Tamam Caipirinha iyi ,şeker ve sempatik ama bi kova buz koyuyorlar içine.'Buzsuz lütfen'diyince iki saat soru yağmuru.'niye?'.Böyle garip kurallar var içecekler konusunda.'Aaa olmaz buzsuz servis edemem''diyebilir bi barmen.Tabii burda herkes bademciklerini çocukken aldırdıkları için( garip ama burası bademciksiz bi ülke) langır langır dikiyolar bardakları.Ben diksem acilde alırız soluğu.Bu bu sebeplerden alabildiğine ayık haldeyim ve pusuya yatmış kallavi bademcikli bir Türk vatandaşıyım.Hem bir gringo olarak böyle ertesi gün çamur atmak için sarhoşları dikizliyorum.uheuhueue.



Yeni sanatçılarla tanışmak büyük keyif.Bazen ruhumu besleyen her sergi sonrası kendimi kuş kadar hafif hissediyorum.Damağımda kalan tadlar,fırça darbeleri ve fotoğraf kareleri ile yeni günlerle 'ola'laşıyorum.Sanata bakış açılarını,sanat yorumcularını ve ülkenin sanat tarihini incelemek çok hoşuma gidiyor.Umduğumdan çok farklı olsa da bu şaşırmalara değer.Ya umduğum gibi buldaydım çok sıkıcı olmazmıydı?



Evimin hemen arka sokağına pararel bi plaj burası .Minik,turistsiz ve 500 kat daha güvenli.Yoksa Rio plajları öyle pek de tekin yerler değil.Normalde günde kaç turist iphonundan oluyor hesap bile edemiyorlar artık.Bunlara önlem olarak yerli halkın bildiği bi takım plaj kuralları var,tabii ki ben de ilk plaj tecrübelerimi Rio'lu olan arkadaşlarımla yaptım.Nereye oturacağın,nasıl davranacağın,çantanı nasıl bırakacağın,ingilizce konuşmaman ve daha tonla şey.Arkadaşlarımın arkadaşları ile tanıştım çünkü burda plajda kendi ekibin olması lazım.Lazım ki denize girerken çantanı emanet et ,onlar girerken de onlar sana etsinler.Ve ayrıca fotoğraf çekerken çok dikkatli olunması gerekiyor,hop gelip elinden alıyorlar.Bazen tek olarak bazense balık ağı dedikleri bi teknikle saldırıyolar .O yüzden ben bu fotoları ya çaktırmadan ya da yanımda gözcü arkadaşım varken çekiyorum.Bunlar şaka maka değil ha!



Çekim için biraz ülkenin kuzeyi yaptıktan sonra Rio dönüşü ev gibi geldi.Oysa ben alışamadığımı düşünüyordum.Oysa nemsiz ve rutubetsiz oldukça iyiydi.Yok yok ev gibi falan gelmedi,biraz daha uçmak istedim.Saatlerce saat kadar fazla!(Hick evimi özledim)
Bu arada Azul'un uçaklarını o kadar beğendim ki son yaşadığım thy faciasından(istanbul-sao paulo). sonra süper geldi.O koltuklar neydi ya yamulmuştum resmen,Kamil Koç 10 basar yani o kadar diyorum.Bak yine aklıma geldi ve sinirlendim.11 saatlik yola bu kadar kötü koltuk standırdıyla hizmet sunulur mu?İnanın Brezilya içi uçuşlarda Azul'un koltukları bildiğin yayla.Bi şey demiyorum artık star alliance falan fıstık fasarya.



Yazının başında çok az şikayet edicem diye söz vermiştim yeaaaaaaaaaaa,yine da da daaaann girdim di mi?Şimdi gidiyorum ama daha yazacaklarım bitmedi.Burda macera ve panik halin sonu yok.Demiştim ya tonla uyman gereken kural,geçip geçmemen gereken sokak ve saatine göre kullanacağın güzergahlar var diye işte onlardan bahsedicem.Öyle karnaval görüntülerinde kıç sallayan karılardan ibaret değil burası :B
Emmeeeeeeeeeeee harika pastaneleri var,ekmekleri varrrrrrr,hamurişleri varrrrrrrrrrr.İyi yönler ve fena yönler kafa kafaya gideyooooooooooooooooooooo!mu?eyhygeyge.tamam tamam tatlılar süper.
(Nasıl pozitif finalleyebildim mi?)

Cumartesi, Ağustos 17, 2013

ziyaret*



Her ay gizli gizli kitapçılara gidip yaptığım şeylere bakıp çıkıyorum.Sanki çocuklarımı kontrol eder gibi.'Nasıllar,iyiler mi?,hoşnutlar mı?,tamamlamışlar mı?'diye gidip yeni yerlerinde ziyaret ediyorum.Rafları kolaçan edip,göz kırpıp çıkıyorum.Şu yukarda gördüğünüz dergi sırasında 3 ayrı dergide 3 ayrı işim var.İkisi kolaj biri fashion styling.Dolayısıyla bu ay içi ziyaretlerim oldukça yoğundu.Ne kolajlarım,ne de çizimlerim bu denli paylaşıma hiç alışkın değil malum yıllarca kapadık kendimizi,o yüzden destek için arada yanlarına uğruyorum.Brezilya'lılar bizi sevmiş biz de onları!

Kağıt parçaları ile sürüklendim ben taaa okyanus ötesine,beraberce doluştuk bavula geldik ve şimdi bambaşka bi ülkede zevkimizi,sanatımızı ve rengimizi bambaşka insanlarla paylaşıyoruz.Çoğul konuşuyorum çünkü ben hiç tek başıma olmadım;hep Değer vardı,Değer de vardı ve hatta Değer her an yanımdaydı.

Pazar, Temmuz 28, 2013

pazarcıların bağrınmadığı pazar çok öksüz bi pazar*




İlk iki pazar denemelerim şu gibi sorular eşliğinde oldu hep: ''bu ne ?'',''bu ne ya'',''oha bu yenir mi?'',''göktaşı mı bu?'',''nasıl yenir bu?''.Herşey garip herşey yabancı.Onun için ilk 2 pazar denemenizi yerli bir arkadaşınız ile yapmanızda yarar var malum öğrenmeniz ve tanışmanız gereken çok meyve ve sebze var.Sadece nasıl yenir olayı değil 'ne zaman yenmeli,sertlik derecesi ne olmalı' sorusu ön plana çıkıyor.Bazı meyvelerin olgunlaşma süresi var,bazıları ise sert yeniliyor.Tam tersini yaparsan cırcır ve karınağrısı ihtimalin var ,o yüzden türlerin uygun yenme zamanları mühim.Hangi mango türü kaç günde kıvama gelir,passion fruit'in olgunlaşma ve çürüme arasında ki 2 gün nasıl anlaşılır gibi uzmanlık alanlarında henüz çırak olarak ve oldukça salakça suallerimle pazarlamaya devam ediyorum.

Muz ise tam bir uzmanlık alanı.50 bin çeşit muz arasından ne istediğini bilmen gerekiyor.Yemekde mi kullanacaksın?Kızartacak mısın?Tatlıda mı kullacaksın?Yoksa sadece yiyecek misin?Çok mu tatlı istersin?orta mı ?mini parmak muz mu yoksa devanası mı?gibi ne istediğini bilmen lazım.Kızartmalık muzu alıp yersen 'yarabbbbb mide koması is here,help me' diye mevlaya yalvarırsın.Muz burda çok önemli,yemek kültürünün en önemli halkası.Sahanda yumurtanın içinde,balık sosunda,salata içinde,peyaz penirli ve muzlu tost(ciddiyim) ve daha nice ''ölsem yemem'' dediğiniz şekillerde karşınıza çıkıyor.Ama Avrupa'dan buraya yaşamaya gelen arkadaşlarımın dediğine göre 'zamanla alışıyorsun hatta müptelası oluyorsun'.Pek ihtimal vermesem de büyük konuşmak istemiyorum.

Ayy pazarın en güzel tarafı ise;esnafın öyle bi dilim falan değil tüm meyveyi size ikram etmesi.Bazen göbek yapmış şekilde dönüyorum eve.'Offf patlıycam,o son hindistan cevizini gömmeyecektim'dediğim günler dergidekiler 'yine mi pazardaydın'diye soruyor.

Pazar duygusal anlarına gelirsek;Koca pazarda tanıdık bi tek hıyar görünce seviç çığlıkları atıp havalara uçan ben var ortalıkta.Yesem de yemesem de o hıyarı her hafta alıyorum.Tanıdık şeyler yüzümü gülümsetiyor.Bu sabah pazarda dereotu gördüm ilk defa ve refleks olarak hemen aldım.Hatta satıcı sanırım hiç satamadığı için olsa gerek bana hediye etti dereotunu.Fırında mücver diyorum ne diyorsunuz?
Fırında muzlu kabağa direnen Türk'ün mücver çığlıkları bunlearrrrrrrrrrrrrrrrrrrr.

Perşembe, Temmuz 25, 2013

mız da mız *


Buraya gelmeden önce 4 mevsimlik bavul hazırlamam gerektiğini biliyordum ama bunun bi kadın için dünyanın en zor şeyi olduğunu da biliyordum.2 bavula 4 mevsimi sığdır bakalım sığdırabilirsen.Burda hava insanı afallatan ve adaptasyonu oldukça zorlayan bi şey.Sabah yağmur yağıyor,öğle tatilinde güneş açınca millet denize giriyor ve akşam birden kış oluyor.Ve ya tam tersi.Bazen güne fırtına ile uyanıyorum ama sonra bir süt liman bir deniz havası yayılıyor ki somayın gitsin.İlk 3 hafta hep yanlış kıyafetler giydim.Sandalet giydim yağmur yağdı,mont aldım güneş açtı,mini elbise giydim buz kesti.Hep küfür ede ede döndüm eve.Brezilyalı'lar artık bu işim uzmanı olmuş;önce balkona çıkıyorlar sonra bi de arka camdan havaya bakıyorlar ve o gün havanın nasıl olacağını anlıyorlar.Evet çoğu bulut okuyor.Bu durumla yaşamaya alışmışlar bunun için 'gerçek Cariocaysan bikinin ya iç çamaşırın yerine ya da çantanda olur'diyorlar.Karışık bir hava durumu.Bazen nem bastırıyor ki tüm sinir sistemini allak etmeye yetiyor.

 2 gün önce 'of anam sıcak'diyip denize giren ben şimdi 2 kat çorap ve 2 switşörte batmış şekilde yatağıma tünedim.Yok yok şikayet etmiyorum sadece alışmaya çalışıyorum.Yoksa şikayet mi ediyorum?Bu sabah böyle bi ülke hasretinle uyandım ki sormayın hani böyle uçak birazdan kalkıyor deseler koşa koşa gidicem hemen uçağa.Bi an herşey yabancı geldi,kendim bile,sanki o an sadece Türkiye ile ben olabilirdim.Öyle gelir geçer aldırma gönül derken olay geçmedi.Hassss saat kaç 22:55.Özlem,ağlaklık süresini biraz abarmışım.Bugün öyle geçti tüm gün.Bahçemizde şeftaliler olmuştur diye düşündüm,benim mangoyla işim ne.mango ne?ben kimin?ben şeftali yemek istiyorum gibi şekillerde bile saçmaladım.Bugün etrafımda tanıdık şeyler görmek istedim ve hemen mercimek çorbası yaptım,Türkçe kitabımı çıkardım okudum,bi kaç arkadaşımı aradım falan fıstık.

İşin zor etaplarından Türk kahvesi kısmı daha da dram!Bitti abi.Bildiğin Türk kahvem iki gün önce bitti ve ben gidip gelip kuru kahveci mehmet efendi metal kutusuna bakıp  bakıp duruyorum.Hatta bu sabah bağımlı gibi gittim kutuyu kokladım.Şimdi diyeceksiniz koca Brezilya'da kahve yok mu ,kahvesiz mi kaldın.Bu konu ayrı bir post konusu o yüzden ,hayal kırıklığı diyebilirim.

Gün be gün yazmayı planlamıştım ama dediğim gibi çok zor bir ülke ve öğrenmek zorunluluğu olan bi ülke.Yani hangi sokakları kullanman ve kullanmaman gerektiğini bile ezberlemen gerekiyor.O yüzden kafam blogda değil,ülke dersinde.Aslında yazmak istediğim tonla şey var .'Ah bunu da yazmalıyım,bunu unutmasam da yazsam'gibi kendi kendime geveleyip duruyorum.Kendi kendimeden çıkıp sizlere burdan akmasını diliyorum.
Tez vakitte Değercim.

Yarın güzel uyan Değer'cim.'Anneağğğğğğ'diye mızmızlanma Değer'cim.
'Pınarrrrr Viber'den konuşalım hadi' diye arkadaşının beynini zikme' Değer'cim.
Kahve nedir ki bul bi tane ordan zıkkımlan Değer'cim.
Ne var bi günde 4 mevsim,keyfini çıkar Değer'cim.
Yıllarca şeftali yedin biraz da değişik meyveler ye Değer'cim.
Güzel uykular Değer'cim!

Pazartesi, Temmuz 01, 2013

totally yanlış istihbarat*


Bugüne kadar Brezilya kızlarının güzel olduklarına nasıl inandırıldık acaba?Görsel ve yazılı medyanın yanlış yönlendirmesi olsa gerek.Türk kadını ne güzelmiş be kardeşim.Sevgili ülkedaşlarım,hemcinslerim hepiniz birer topmodelsiniz bunu unutmayın,yüz hatlarınız çok güzel ve çok zevklisiniz.Hepiniz stil sahibi ve güzel makyaj yapan kadınlarsınız.Türk kadını diyorum başka da bi şey demiyorum!

Ayrıca tamam güzel olmamalarını geçtim,hayatımda bu kadar berbat giyinen kadını bi arada görmemiştim.Hepsini teker teker yolda durdurup,üstünü başını çıkartıp bi dükkana sokasım var .Gerçi onu da yapamam,bi mağazalar var anlatamam kroluğu.hahahha.Bu anlattıklarım ne şaka ne de abartı.Bazen 'gördüğüm bi şaka olsun'diye gözlerimi kısıyorum.

Ben böyle yorumlar yapınca Brezilya'lı arkadaşlarım,hırs ve gurur yapıp;''hiç de bile çok güzel kızlarımız var,sen genel halkı gördün bi de sosyetik caddemizi gör dediler''.''İyi peki dedim ,heralde Gisele gibi hatunlar orda öbekleşmiş''derken ikinci ZONKKKK.Beni göyaaaa bizim Nişantaşı gibi bi semtine götürdüler.Ahanda ikinci şok.Bunlarda markalı krolar.Yine çirkin ama bi kaç marka çanta eklemesi var fazladan.Ama yok abi çok başarısız.Yine hüsran.
Oysa ben neler umdum.Harika boylu poslu tangalı hatunlar yanımdan vızır vızır geçecek,melezlere dönüp bi daha bakacam,''ohannes bacaklara gel''diye arkadaşımı dürtecem falan fıstık.Anasını satiim burda ben laf yiyorum.uheuhueue.

Türk kızlarına sesleniyorum.Yavrilerim hepiniz çok güzelsiniz.İlk defa güzel bi ırk olduğumuzu anladım.Bunun farkına Brezilya'da varacağım hiç aklıma gelmezdi ama olan oldu.Turkish delight Latin ateşini donunda sallar afedersin.uheuueu.Yok be kıyaslayıp hırs yapmıyorum,yıllarca kandırıldık ona isyanım.Bildiğin kandırıldık;yok latino,yok böyle kalça,yok sıfır selüliitttt.Televizyonda gördüğümüz iki karnaval poposu dünya erkeklerini ele geçirdi ama herkes kandırıldı.Canlarım benim,prenseslerim bi daha ülkemin kadınına laf edersem bu postu hatırlatın bana.Ve ayrıca eğer gaza gelmek istiyorsanız tez elden bi Rio tatili ayarlayın kendinize.Çok yakışıklı erkeklerin yanında bu garip kızları görürseniz de şaşırmayın,naapsın delüğanlılar malzeme bu deyu deyu aşık olmuşlar .Belki içleri güzeldir amk,ne fesatım yeaaa.

Mini not:ilk analiz olarak doğası moğası bahsedicem sandınız di mi .Ben de öyle sanırdım ama bu konuyu daha fazla içimde tutamazdım.Türk hemcinslerime bu havadisi vermeli,dedikoduyu paylaşmalı ve kıçlarını kaldırmalıydım.Popo demişken ayrıca popolarınız da daha güzel.uheueuee

Çarşamba, Haziran 26, 2013

artık hiç bi şey eskisi gibi değil*

Selam çaps;
İnanmıycaksınız ama unuttum ben blogu.Sadece blogu unutsam iyi lakin kendimi de unuttum.Mayıs'ın son günleri ve şu ana kadar sanki bitkisel hayattaydım.Ne ben artık o eski Değer'dim ne de hayatım eskisi gibiydi.Ya düşüncelerim?Onlar da tamamen değişti,yıllar yılı doğru bildiğim herşey değişti,görüşüm,bakışım,ele alışım,inancım ve içimde ki tüm mekanizmalar tamamen değişti.Bir gece bile uykusuzluğa dayanamayan bedenim 4 gün uyku yüzü görmedi.Uyumaya çalıştığım zaman ise ya elim twitterda ya da yarım göz 2 tv kanalındaydı.Hepiniz gibi karmakarışık ama gökyüzüne kadar umut doluydum.

İstanbul'da bu halde yaşarken diğer yandan da yeni iş ve hayatım için Brezilya'ya göçüşüm için hazırlanmam gerekiyordu.Yapamadım,o bavulları bi türlü hazırlıyamadım.Gidersem sanki tüm arkadaşlarımı tek başına bırakacakmışım gibi ruh haliyle savruldum durdum bavulun başında.Ve olan oldu gidemedim ve biletimi 10 gün erteledim.Ama bu erteleme bile yetmedi,bu tutunduğumuz umudu bırakmak istemedim.Ne uçuşa,ne yeni bi heyecana,ne yeni bi hayata,ne sergi hazırlığıma,ne yeni dergiye ne yeni evime ....hiç ama hiç bi şeye konsantre olamadım. 2 haftanın uykusuzluğuyla bindim o uçağa.Yepyeni ve çok uzak bi ülkeye indim sonra.Suratımda ne bi heyecan ibaresi ne de coşku vardı.Normal şartlarda ölüp biterdim hayatımda ki ve kariyerimde ki bu gelişmelere ama benim aklım milyonlarca arkadaşımdaydı.Araya doğumgünüm girdi,burda yani Brezilya'da ki arkadaşlarımdan hiç bi şey istemedim,sadece twit atın dedim.Minicik bi tatlının üzerinde ki tek bir muma üfledim usulca,Ethem için!

Geldim,1 haftadır Rio de Janerio'dayım.Yeni bir mahallem,ev, ve semt pazarım var.Hem huyuna suyuna hem de iklimine alışmaya çalışıyorum.Diğer yandan halen Türkiye saatinden vazgeçemedim,debeleniyorum!Urca'da bi markette bulduğum Türk peyniri benzeri peynir buraya geldim geleli beni güldüren tek şey oldu.Ama dediğim gibi herşey eksik ve ben aynı ben değilim.Herkes telefonu elimden düşürmediğimden şikayetçi,konuşmalara dikkat kesilmediğimden ve kafamın başka yerde olduğundan.Evet öyle saklamıyorum.Sizler gibi Ankara sokaklarını merak ediyorum ve evet o telefonu elimden düşürmüyorum.Sonra okuduklarım,duyduklarım ve izlediklerim karşısında beynim karıncalanıyor ve hiç bi şey yapamıyorum.

Bu arada merak edip mail atanlar için kocaman bir 'sağolun'.Bilinçli bi ara değildi bu ,tamamen karıncalanan ve duran bir beynin arasıydı.İdrak zorlukları yaşadım,vicdan nediri aramaya koyuldum içimde.Adalet ve demokrasi başlıklı baloncuklar beyinciğimde kolgezdi.Sonra milyonlarla büyüdüm,caddelerde akan seller gibi süzülen arkadaşlarım oldu.Birbirinden alakasız tonla his içimde barınmaya başladı ve ben onları tanımaya koyuldum.'Umut' hiç bu kadar yakınımda solumamış meğerse,onu anladım.İşte bu ara, bu hislerin ve açıklama bekleyen beynin arasıydı.Bu yaşananlar karşısında beynin sağlam kalan kısmını kurtarabiliyorsak ne mutlu bize!
Bu postu okuyan gözlerinizden öper,çok uzaklardan ve maymun dolu bahçe ağacımın altından selam ederim.
Normalleşip gün be gün yazma umudum var.
Hepinizi seviyorum dersem çok mu saçmalarım.çapul kardeşliği !
Hug!

Cuma, Mayıs 24, 2013

daha uzun yazacaktım ama esneöeöeöaeaeaaaeahşş*


Ahhhh,blog ne zaman aklıma gelsen o zaman uyku bastırıyor.
'Hahhh şunu yazayım unutmadan' dediğim an esneme krizlerine giriyorum.Çok abarıp esneme eyleminin ibresini zorlarsam 'boz ayılara taş çıkartırım yemin ediyorum' demekten de çekinmiyorum.
My dear blog ,esneme engeline takılıyorsun yani bu sıra.Havalardan kuzum,havalardan.Her bi bok havalardan zaten.uheue.İyi ki havalar var.
Tam fotoları yüklüyorum ki bi bakıyorum izlemediğim bi film göz kırpıyor.
Tam sana postlamaya girişmişken, birden kendimi kolaj yapar halde halının üstünde buluyorum.
'Yarın sabah kahvemi yudumlarken yazarım' derken hopp diye yapılacaklara dalıyorum.

Ama sayfayı açıyorum yani,minik çapta bir girişim var neticede.uheuhe.

Yapacaklarım ve hazırlamam gerekenler beynimin içinde öyle bir hızla deparla kalkıyor ki odaklanma sorunu yaşıyor olabilirim.Baksana kafein bile görevini tam anlamıyla yerine getiremiyor.Bi de polen faktörü var tabe.Polenler başımdan aşağıya boca olur olmaz hepsi birer yorgun his molekülüne dönüşüyor.Bünye ve beyin iş birliği\ rahatlama koalisyonunu başarıyla gerçekleştirirse anca öyle bülbüle bağlarım.Hem o kadar çok uzun uzun yazdım ki sıkılan onları baştan okusun.uheuueue.stok yaptım size ,yemin ediyorum kimse yapmaz.Siz okurken ben de esnemeye devam ederim.uheu.
Ah bu polenler bu kadar çok şeyi nasıl beceriyor?Baharı sevenleri böyle selamlarım.

Hatta dans ederken bile yawnnnnnnnn
The Sonics-Psycho a Go-Go