Cuma, Şubat 18, 2011

Fima*


Geçen yıllar içinde,bu kişilerin bazıları,Fima'nın kendine özgü,zeka ve unutkanlık,hüzün ve taşkınlık,duygusallık ve çaresizlik,derinlik ve maskaralık bileşiminden hoşlanır oldular.Üstelik,onu her zaman yazıların düzeltilmesi ya da bir makale taslağının tartışılması için yakalamak mümkündü.Arkasından-kötülükle deği-lşöyle diyorlardı:'Doğru,o-nasıl demeli-özgün bir tip ve iyi kalpli.Sorun,çok tembel olması.Hiç hırslı değil.Yarını asla düşünmüyor.Bu arada gençleşmiyor da tabii.'
Bununla birlikte,tombul vücudu,ayaklarını sürüyerek dalgın dalgın yürüyüşü,açık geniş alnı,düşük omuzları,dökülmüş açık renk saçları ve her zaman kaybolmuş gözüken,ya içe doğru ya da dağların ve çöllerin ötesine bakan yumuşak bakışlı gözleri,görünüşündeki bir şey,onları sevgi ve neşeyle doldurur ve onu uzakta,yolun öteki tarafında,kent merkezinde,buraya kimin getirdiğini bilemiyormuş ya da buradan tekrar nasıl çıkacağını düşünüyormuş gibi dolaşırken gördüklerinde,onun bu hali keyifle gülümsemelerine yol açardı.'Bak,' derlerdi,'Fima işte orada, elini kolunu sallıyor.Kendiyle tartışıyor olmalı ve galiba kazanan taraf da kendisi.'
-
AMOS OZ/FİMA/SYF.30-31