Çarşamba, Kasım 28, 2012
safrakesesi viyolonsel çalabilir*
Nereye gidersem gideyim kağıt öbekleri benimle.Plastik kutuların içinde dudaklar,gözler,kollar ve bacaklar devr-i alem şeklindeler.Makası zapturapt edersem hayat normale dönecekmiş gibi düşündüğüm için salıyorum parmaklarımı.
Hayatın gündeliğinden sıkıldığım andan bu yana kolaj yapıyorum.Asla sanat yapıyorum diyemem çünkü kolaj benim için kendi dünyamı yaratma alanı(katmanı).Aynı insan yüzlerini ,aynı evleri aynı hayat akışını görmekten sıkılınca kağıttan başka canlılar yaratıyorum.Evler uçsun istiyorum,balıklar çilekli tart yesin,arabalar harikulade yüzebilsin,her yerden kollar bacaklar çıksın ve tek gözlü adamdan kadınlar göz kırpsın ve dağlar tokalaşabilsin istiyorum.Çıkmak istiyorum tüm o ezeberlenmiş göz dayatmalarından.Uçabiliyim mil puanı hesaplamadan istiyorum.İşte o uçuş var ya 1 şişe Patron Tequila şat yapmaya eş değer.
Sketchbooklarım(tüm çizim ve suluboyalarım) benim kocam gibi ;daha geleneksel,sadece haftasonları sevişen ve huzurlu-garanti monoton bir çift gibiyiz.Ama kolaj öyle mi?Kolaj ömür boyu flörtüm ve flörtümle daha özgür ve teenage sevgilileriz.Çizimlerimle bi rutinim var kolajlar öyle değil.Ara sıra küsüyoruz, bi ay birbirimizin suratımıza bakmıyoruz ama sonra bir tutkulu kaptırıyoruz ki kendimizi-Ohhhh-. Battaniyenin altından sabaha kadar sms'leşen ergenler gibi,'15 dakkaya sendeyim' diye kapanan telefon sonrası heyecandan parfümün dozunu hormonlara kaptırıp,boca eden aşıklar gibi.
hayatı sadece 'real' kalıbıyla sınırlamayan güzel insalara gelsin:
Tamar Eisenman -2 Step dance