Pazartesi, Kasım 12, 2012

çöl ve hiç*


Çöl boyunca araba yolculuğunu sevdiğimi itiraf etmeliyim.'Hiç'eşliğinde yolculuk ediyorsunuz,bildiğiniz 'hiç'.Hem siz hiçsiniz o anda hem de dünya.Evet bazen iki saat ne bir kuş ne canlı izine rastlıyorsunuz.Araba camından sadece 'uzak' izliyorsunuz ,dünyayı ve taa bi ucunu.Gece yolculuklarını sevmiyorum bu yüzden,çünkü hayatı kaçırıyorum karanlıkta.Sinai'ye ilk gidişimde gece yolculuğu yapmış ve dönüşte ne kadar çok şey kaçırdığımı farketmiştim.Gündüz-gözü öyle mi;in ve cinin top oynaması hiç bu kadar keyifli olamaz.Uzaklarda bi yerde benzin istasyonu olduğunu biliyorsunuz ama o bile sürpriz,tam macera.İşte o an 'iyi ki bu turist olarak kısıtlı-keşfetmiyorum burayı'' diye şükürü ediyorsunuz. .Su içmemek için çaba sarfediyorsunuz ki çişiniz falan gelmesin(lakin bu memleketin en derin sorunu berbat tuvaletler).Gerçi atraksiyon olur çöle de işemedim demezsiniz.

Bu ülkeye gelenlerin niye sadece Sharm el Sheikh ve piramitlere odaklandıklarını anlamak gerçekten zor.Luxor,Aswan, ve Sehel'in çok daha büyüleyici olduğunu düşünmekteyim(ve belki Taba).Ama şimdi durun, ben daha el değmemiş bi yer daha keşfettim.'Bu sefer başka'dersiniz ya vallahhh bu sefer başka.Sanırım mütemadiyen geleceğim.Hem de Kahire'den 5 saatlik uzun bir çöl araba yolculuğu bonusuyla.

Lonnie Liston Smith & The Cosmic Echoes-Desert Nights