Perşembe, Ocak 10, 2013

hayata yüklenmemenin özgül ağırlığı*


Bi çok şeyi bir arada yapma durumundan hiç memnun değilim.Bu durum benim akış düzenime aykırı ve beni hoooop diye 'down' yapabilen bi şey.Teker teker ve dinlene dinlene gitmeliyim ben.Dağılmış bir Değer asla tercihim değil.7-8 işi aynı anda yapmayı bırakın 2 işi aynı anda yapınca bile savrulmaya müsaitim.Tek tek,sek sek ve birdir bir gitmeliyim ben.Allahtan kendimi bi buçuk tanıma şerefine nailim. İşler sayıca kaosa sardığında, fren pedalının aklımın bi köşesinde olma durumunu seviyorum.Bu zat-ı fren ,bazen olaylara bir erkek gibi bakmamı sağlıyor.İşte o erkek; her kadın için çok gerekli bi erkek.Tamamen sizin mahsulunuz, sistem dışı gözünüz ve hırs dengeleyicisi görevini alnının akıyla yapan bir kadınının ruh erkeği.

Bi çok şeyin aynı anda üstesinden gelen kadınların bunu ballandıra ballandıra anlatmasını dinlemeye tahammül edemezken ya ben de öyle bi kadın olsaydım?Sanki Nobel ödülüne layık görülmüş gibi o heyecan ve telaş içinde anlatmalarını,kaşlarım havada en baygın bakış ifade -halimle dinliyorum ve bazen okuyorum.Anlatıyorlar ki karşı taraf onaylasın.''ah hayatım senin bu enerjine hayranım''densin,''bu kadar şeye nasıl yetişiyorsun valla şaşıyorum''densin.Sadece bunu duymak için yaşayan bi kadın populasyonu olduğunu düşünüyorum....Ödüm kopuyor hemcinslerimden bazen,ya sizin?O egolarının bir şahin pençesi haline gelişini belli bir mesafeden izliyorum.''Hem onu yapıyorum,hem bunu ,hem şunu'' diye yarı şikayet eder yarı ''beni pofpoflayın'',''beni bana övün lütfen''ses iniş çıkışları ile devam eden  kadın anoforlarının kolları ahtopot gibi sarıp sarmalıyor.Üzüntülerini,sıkıntılarını farketmeye, yaşamaya bile zamanları yok sanki,7/24 yoğun company.Hayata bu denli tam saha press uygulamak yorucu değil mi?Biri neden kulaklarına eğilip :''tüm ruhunu ben-gay jel ile ov'' demiyor?

Oysa hayatta slow motionlar da var,adımlar var,yaş mühim değil emeklemeler var,durmalar bi sakinleşmeler var,egonu iki dakka sikip atmalar var,onaylanmayı beklemeden nefes alabilme gerçekleri var,kendini övmelerden mühim kendininin mandırası olup beslenmeler var,hırslarını ponza taşıyla yontabilmeler var.

Ayrıca> sevdiğiniz bir cafede otururken,çalan parçayı merak edip, üşenmeyip,ayaklanıp,kasanın yanına gidip ''bu çalan parçanın adını öğrenebilir miyim?''ler var(böyle bi huyu olanınız var mı?Huydaş arıyorum.O anı büyüleyen şarkıyı kaybetmeme isteği,tüylerini diken diken yapan şeyi ya bi daha duyamazsam hissi ve akabinde şarkının kaynağına ulaşma)

Ablaye Cissoko & Volker Goetze Live at the Jazz Gallery