Salı, Haziran 12, 2012

balcone*



Güzel balkon görünce çakılıp kalıyorum.Yeni balkonlardan bahsetmiyorum pek tabii ki.'Modernlik'adı altında katledilen balkonların pimapenle kaplanıp depo yapıldığı balkonlardan da bahsetmiyorum.Sanat eseri misali işlenmiş eski balkonlardan bahsediyorum;huzur veren,çıkıp civciv gibi kafana güneşe uzatabileceğin,açık bıraktığında perdenin bi içeri bi dışarı salınmasını izleyeceğin balkonlar var gönlümde.Bazen de oturup bakındığım bi balkon;aynen Edouard Manet'in resmettiği Manet ve Magritte'nin balkonu gibi.Böyle bir balkona sahip olmadığım için de sadece bakmakla yetiniyorum.Eski evlerin balkonları saatlerce izlersem 'deli'derler diye sadece kısıtlı dakikar kesebiliyorum.

Balkon sevdam bununla sınırlı değil benim.'Balkon' en sevdiğim Jean Genet oyunudur .Arzulu sözcüklerinin etkisini seven biriyim.Derya Alabora'nın muhteşem oyunluğu karşısında gözleri yuvalarından fırlayan o insanlardan biriyim.Ve Genet'in şu sözüne aşık olan biriyim:"geceleri, çoğu zaman, uyanık, beklerim.uyuyanların uykusunun kapısında dikilen nöbetçiyim ben; o uyku benden sorulur.düşün kalıba girmez kütlesi üzerinde yüzen ruhum ben''